Ani hamlelerle yürür oyunlar... Aylarca, yıllarca hazırlanırsın bir maç için... Seni izlemeye gelen binlerce kişinin yardımı değil baskısı üzerine çökerek altından kalkmaya çalışırsın o yükün... Tek yardımcın sensindir, fikir danışacağın tek kişi, başarınca tebrik edeceğin,yapamayınca kızacağın kendinsindir... Zamanla yarışırsın, heyecanla... Hayat gibidir o oyun... Koskoca bir ömrün bir kaç saatlik fragmanıdır... Çok fazla düşünmeye zamanın yoktur... Hep senin olsun istersin ödül; aşk gibi... Bir kaybeden olur sonucunda... Ben olmamalıyım dersin... Bir bakarsın oyun bitmiş, kazanan isim sana yabancı. Sanki geri dönüş varmışcasına kalbini geride bırakırsın, bedeninden ayırırsın... Kalbin geriye giderken sen olduğun yerde kalamazsın... Zaman ilerler seni ardından sürükleyerek... Yaralar alırsın... Geri dönüp kalbini alamazsın... Aradan yıllar geçmiştir farketmeden... Yıllar vardır aranızda artık... Ayrıca çok yaralanmışsındır sen... Ayrılmışsındır o senin hayatından atamadığın hayatlardan... Tek başına kalırsın hayatta... Zamanın kopardığı parçalar vardır bir tek yanında...
kendimi hayatta tek hissettiğim günü hatırladım. çok garip şekilde gelişmişti olaylar ve benim hiç olmayan zamanım bir kaldırıma oturup ölmemeliyim dedirtti bana. boğazımda nefes bi'baloncuk yapmıştı ve garip bir basınçla oracıkta duruyordu. rahatlatmaya çalıştım kendimi yavaş yavaş nefes alarak. sonra her şeye küfredip kalktım kaldırımdan. yalnızdım artık. kimsem yoktu. evim olduğu halde nereye gideceğimi bilemedim bi'an, kimsesizdim ya. evime geldim. pek çıkmaz oldum dışarıya, sürekli hayaller, sürekli periler pek dayanacağa benzemiyor hayatın tozu ve örümcek ağları arasında kalan beynim.. sen dayanabilirsin ancak, senin hayat parçacıkların ve tozlu rafların benimkinden az..
Maça yenileceğini bile bile çıkıp, kaybedip sonra oturup "Ben bu maçı neden kaybettim?" diye kendini oyalamaktır belki... Suçlu ne sen ne de odur. Suçlu kesin hayattır zaten... !
kendimi hayatta tek hissettiğim günü hatırladım.
çok garip şekilde gelişmişti olaylar ve benim hiç olmayan zamanım bir kaldırıma oturup ölmemeliyim dedirtti bana. boğazımda nefes bi'baloncuk yapmıştı ve garip bir basınçla oracıkta duruyordu. rahatlatmaya çalıştım kendimi yavaş yavaş nefes alarak. sonra her şeye küfredip kalktım kaldırımdan.
yalnızdım artık.
kimsem yoktu.
evim olduğu halde nereye gideceğimi bilemedim bi'an, kimsesizdim ya. evime geldim. pek çıkmaz oldum dışarıya, sürekli hayaller, sürekli periler pek dayanacağa benzemiyor hayatın tozu ve örümcek ağları arasında kalan beynim..
sen dayanabilirsin ancak, senin hayat parçacıkların ve tozlu rafların benimkinden az..