Saturday, August 25, 2007
İkililik
Bir vedaydı...
Bir terkediş-terkediliş...
Gidiş- bekleyiş...
Gitme- kal diyememek... Ardına bile bakmamaktı...
Aniden girmek bir yaşama ve aniden çıkıp altüst etmekti küçük hayalleri...
Her şeye rağmen beklemekti bazen, umutsuz kalınca...
Gözyaşları vardı geride sadece kurumuş hatıralar... Hayal meyal birisiydi hayatında...
Kolaydı her şey... Biterdi o gün... Sürüyor belkide kimseden habersiz....
Hala ağlamaklı aklına geldikçe bir kaç söz... Aklına ağlamak bile gelmezdi aslında...
Gülebilmeyi denemek bazen onu unutmak mıydı? Değildi onca... Öyleydi.Umuyordu.
Bir gün unutacaktı, ne kadar önemliydi ki sanki...
Hala onun içindi her şey belli etmeden...
Özlemekti yalanları...
Mutsuzluk vermek- almak...
Son'du hiç başlamamış...
Bitmesin demişti... Çok sevmişti... Günlerce ağlamıştı ve ağlayacaktı günlerce daha...
Ama Son'du...



 
posted by .gözdE ~ at 6:04 AM | Permalink | 12 comments
Monday, August 20, 2007
Bugün

Sonsuzluğun dalgalarla güçlendiği bir gidişte, bu kadar az payım olduğunu görerek küçülüyorum büyümem gerektikçe...
 
posted by .gözdE ~ at 10:12 AM | Permalink | 10 comments
Wednesday, August 15, 2007
Yakın Gelecek Zaman
Düşünüyorum gülümseyerek bazen, ileride aklıma gelince yaşadıklarım neler hissedeceğim... Gülecek miyim anılarıma... Yoksa ağlayacak mıyım, nasıl geçmiş zaman diye... Büyümenin özlemle beklendiği bu yaşları düşünüp artık büyümekten bıkmış biri olduğumda ne hissedeceğim çok merak ediyorum... Küçük üzüntülerimi güzel yalanlarla, bazen güzel mutluluklarla kapatırken ve mutluyken hala, artık birbirini kapatan üzüntülerim olduğunda ne hissedeceğim acaba çaresizliğin yanında... Ben büyüdükçe büyürse yalnızlıklar, bırakmazlarsa peşimi... Dostlarım da giderse bir gün... Dönüp bu günlerime bakıp ağlar mıyım? Mutsuzum dediğim küçük anlar için, kendimi yıprattığım için nefret duyar mıyım kendime... Gülümsemeyi unutturursa hayat, gülmem gerektiğinde gülmediğim gelirse aklıma geçmişe baktığımda... Geriye dönülmeyeceğini anladığım zaman, pişman olduğum tüm mutsuzluklardan ve özlemle aradığım mutlu zamanlarımdan çok uzak kalırsam işte o gün belki de yeni bir yaşam başlamıştır benim için.
 
posted by .gözdE ~ at 3:52 PM | Permalink | 7 comments
Saturday, August 11, 2007
Mutluluk
Bugün, yıllar öncesiydi artık. Ne çabuk büyümüştü. Hiç dinmemişti heyecanı. Kalbi hızlandırılmıştı sanki. İşte oradaydı! Hayallerinin gerçeğe dönüştüğü yerde olcacaktı az sonra. Suyundan aldı bir yudum. Küçük odadaki, içinde anıların dolu olduğu aynadan son kez kendine baktı. Binlerce kez bakışından sonra bu sondu artık emindi. Hafifçe rujunu düzeltir gibi yaptı, dudaklarının arasından süzülecek kelimeleri düşünürken belli belirsiz gitmişti eli belli ki. Heyecanı mutluluğunun önüne geçememişti ancak. Artık orada olmak istiyordu, o istedikçe zaman yavaşlıyor- istemedikçe hızlanıyordu. Saate baktı tam yerine gelmişti. Yıllardır bu anı bekliyordu. Rüyada olmakla aynı şeydi belki de o sahnenin onun olması, binlerce gözün o anda onu görmek için kilitlenmesi, alkışlar, aynı anda binlerce ağızdan çıkan melodik sözler... Ama gerçekti artık tüm bunlar... Artık inanıyordu; çok isteyince oluyordu her şey... Yavaş adımlarla yürüdü girişe doğru. İçeriye baktı bir kez... Başlayan müziğe kuvvetlice eşlik eden alkışlarla birlikle onu bekleyen mikrofonun önüne kadar yol aldı... Kapattı gözlerini ve ilk sözcüğü döküldü ağzından... Devam ettikçe açtı gözlerini yavaşça... Dostları, arkadaşları, tanımadıkları-tanıdıkları binlerce kişi ona bakıyordu... Renkli spot ışıkları altında müzikle dans ediyordu saçları... Yaşadığı duygular o kadar karışıktı ki... Tüm aşkları, mutlulukları, mutsuzlukları, anıları geçiyordu aklından...Bir şarkı bitiyor diğeri başlıyordu... Her biri farklı dünyalara sürüklüyordu onu. Şaşırmıştı gözlerine baktığı insanların dünyalarına girmeye başlamıştı bir anda... Gözlerinden belli belirsiz bir damla süzüldü tüm duyguların anısına... Zaman geçmesin dedi içinden... Kemanın hüzünlü sesini gitaristin tellerinden çıkan asi sololar takip etti, davullardan ve zillerden gelen sesler adeta şov yapıyordu izleyenlere, sonra bass gitarın sessizlikteki yüreği okşayan sesleri çınladı kulaklarda... Tüm orkestra tekrar birleşti bir anda... Sahnede dönmüş onları izliyordu hayranlıkla... Ona eşlik eden tüm bu mükemmel sesleri... Tüyleri diken diken eden bir finaldi bu onun için... Mikrofona yaklaştı müzik son bulurken... Kısaca teşekkür edebildi... O kısa bitişin ne kadar büyük bir anlam ifade ettiğini onun gözlerine bakanlar anladı sadece... Yaşlar birikmişti gülümseyen gözlerinin içinde... Kapattı gözlerini, tüm bu yaşlar o insanlara bir teşekkür olarak akıyordu ondan... Dünyada mutlu olduğu tek yerde... Geldiği gibi indi sahneden, artık tekrar geleceği günü hayal etmenin mutluluğuyla...
 
posted by .gözdE ~ at 4:19 PM | Permalink | 6 comments
Thursday, August 9, 2007

Düşüncelerimin beynim de oluşturduğu uğultudan uyuyamadan, güneş ışıklarının göz kapaklarımı delercesine içeriye geçmesiyle uyandım sabah... Acı verir oldu her gün... Oyalandım biraz yatakta, gün başlamasın diye. Unutulur sanırdım, zamanla büyüyormuş meğerse yeni doğan bir bebek gibi günden güne acısı... Saklayamıyorum artık kendimden... Aynaya doğru yol aldım yavaş adımlarla... Etraf karardı yorgunluğun verdiği etkiyle, durdum... Topladım vücudumu ayakta duracak kadar... Aynaya baktığımda göremedim "ben"i... Aa yoksa sararmış mı yüzüm? Gözlerimin altı mı kararmış? Gözlerimin içi niye gülmüyor ki? Kirpiklerim top top olmuş nemden... Sanırım tüm gece ağladım rüyalarımda yine... Tersi çıkardı hani rüyaların... Neden yalan değil gördüklerim?... Uyandığımda sönmeden daha da üstüme geliyor kabus gibi her şey, neden? Yok sanırım yalnış tanıdım hayatı... Ya da ben bu hayat için yaratılmadım... Geçmişi düşünmekten ilerleyemiyorum... Sen nerdeysen orda kalıyorum... Hayat senden ibaret bir olgu... Seni tanımak için yaratıldım sanki, seni beklemek için sadece, geleceğe gitmek, geçmişe dönmek, şimdi de yaşamak... Her neydeysen işte... Seni tanımak için yaşadım... Artık varsın biliyorum.
 
posted by .gözdE ~ at 11:29 AM | Permalink | 6 comments
Wednesday, August 8, 2007
"Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün hatalarım
Övünmem bu yüzden
Bu yüzden kendimi
Özel önemli zannetmem

Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün saçmalamam
Yenilmem bu yüzden
Bu yüzden hala kendime güvensizliğim

Ne kadar az yol almışım
Ne kadar az
Yolun başındaymışım meğer
Elimde yalandan kocaman rengarenk
Geçici oyuncak zaferler

Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden bütün korkularım
Gururum bu yüzden
Bu yüzden çocuk gibi korunmasızlığım

Küçüğüm daha çok küçüğüm
Bu yüzden sonsuz endişem
Savunmam bu yüzden
Bu yüzden bir küçük iz bırakmak için didinmem"
 
posted by .gözdE ~ at 9:15 AM | Permalink | 2 comments
Tuesday, August 7, 2007

Her şeyi unutmuş gibi yapmak, hiç yaşanmamış gibi davranmak; zamanı geri döndürmekten daha zor, bir ölüme tanıklık etmekten daha acı, imkansız kelimesinin anlam veremeyeceği kadar imkansız... Yüzüne her bakışımda onu sevdiğini düşünmek acıtıyor gözlerimi... Ben olmalıydım senin yanında... Gerekirse ölürdüm yine de üzmezdim seni... Ölüyorum şimdi. Umrunda mı bilmiyorum ama senin için. Mutluluğunun derecesini tahmin edemiyorum ama mutsuzluğun en dibindeyim onu biliyorum. Ben senin için ölüyorum.
 
posted by .gözdE ~ at 2:58 PM | Permalink | 3 comments
Saturday, August 4, 2007

Ben seni sevdim…
Gerçekten sevmenin mutluluğuyla ilk defa…
Sonucu ne olursa olsun düşünmeyerek…
Yolun sonunda ne olduğuna bakmayarak…
Yoldan geçerken elini tutmayarak sevdim seni.
Bil istedim sadece…
Seni sevdim ben…
Değerli olduğunu anla istedim…
Mutlu olmanı hayal ederek…
Sadece bunu hayal edip mutlu olarak…
Hayatı sen gibi görerek seni sevdim…
Yaşayan tek kişi gibiydin…
Ben seni ölesiye sevdim…
Kaybetmekten korktum…
Kaybettim…
Geri dön diyemeyecek kadar sevdim…
Mutluydun çünkü…
Mutlu ol istedim…
Ben;
Gerçekliğine şaşırarak sevdim…
Kendime şaşırarak…
Benliğimi kaybederek çoğu zaman…
Çok sevdim…
Ya sen beni?
Seni beni hiç sevmedin ki...

 
posted by .gözdE ~ at 5:44 PM | Permalink | 2 comments

Aşk bazen yalanlarla mutlu olmakmış… Yalanlarında kaybolmakmış.
Bir şehre bakarak kayboldum. Dalgalarıyla dans eden, rüzgârıyla şarkı söyleyen, seni bana vermeyen şehre bakarak…

Gerçekler her zaman acı verirmiş bu küçük kız için… Gerçekler mi çok acı, hayalleri mi çok tatlı bir türlü anlayamamış kız. Hayallerinde yaşayabilen bir kız için, bu dünya çok acımasızmış… Onun ellerini bir kızın saçlarını okşarken görmüş kız. Onun gözleri o kıza bakıyormuş… Ama diyememiş hiçbir şey, durduramamış ağlayan gözlerini, söz geçirememiş… Yaşamamış ki bunları daha önce. Hep mutlu olmuş yönettiği dünyasında…Aynı havayı solumuş onunla ve onun olan kızla… Güçlü görünmeye çalıştıkça düşmüş… Oturmuş ağlamış lanet ederek düzene… Sevmek bu kadar kolay ve güzelken, sevilmeyi beklemek nasıl bu kadar zor? Neden imkânsız? Demiş kendi kendine… Küsmüş tekrar yaşama… Yaşayamayacağım diyerek tekrar dönmüş dünyasına. İçinde Sen ve Ben olan dünyasına… İçinde sevip-sevilebildiği dünyasına… Yalan olmayan, doğruları bildiği dünyasına… Yaşayabildiği tek yer olan eski hayatına, eski dünyasına, büyüyeceği günü bekleyerek geri dönmüş…
O kız başlangıçtaki küçük kız değilmiş artık. O kadar çok yormuş ki hayat onu, o kadar çok ders vermiş ki biraz da olsa büyümüş artık o kız…
Hayal ederek geri döndüğünde mutlu olabilmeyi... Gitmiş onun hayatından
.

 
posted by .gözdE ~ at 5:14 PM | Permalink | 3 comments